2004 yılında kabul edilen 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunla ülkemizde iki dereceli (ilk derece ve temyiz) yargılama sisteminden, üç dereceli (ilk derece-istinaf-temyiz) yargılama sistemine geçilmesi kabul edilmiştir. Bu çerçevede, 5236 sayılı Kanunla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapılarak yargılama hukukumuz da bu yeni sisteme uyarlanmış; daha sonra yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda da kanun yolu olarak bu yeni sistem kabul edilerek, yargılama sistemimiz kanun yolu olarak istinaf ve temyiz üzerine kurulmuştur. Ancak geçen süreçte yeni kanun yolu sistemi sadece bir düzenleme olarak kalmış, uygulanması sürekli ertelenmiştir. 5235 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinde, bölge adliye mahkemelerinin Adalet Bakanlığı tarafından Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde kurulması ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarihin Resmi Gazete’de ilân edilmesi öngörülmüştür. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25. maddesine göre, bölge adliye mahkemeleri, bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluğu göz önünde tutularak belirlenen yerlerde Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü alınarak Adalet Bakanlığınca kurulur. Keza bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerinin belirlenmesine, değiştirilmesine ve bu mahkemelerin kaldırılmasına Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca karar verilir. Her iki durumda da alınan kararlar Resmî Gazetede yayınlanır.
Kanun, 7 Ekim 2004 tarihli Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe girmiş ve geçen iki yıllık süre içinde bölge adliye mahkemelerinin kurulması gerçekleştirilememiş, sadece Adalet Bakanlığı’nın 5 Haziran 2007 gün ve 26543 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan kararı ile bölgelerin coğrafi durumları ve iş yoğunluklarına göre dokuz bölge adliye mahkemesi (İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Samsun, Konya, Adana, Erzurum, Diyarbakır) kurulmuş ve aynı tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kararı ile de bu bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri ve daire sayıları belirlenmiş, daha sonra mahkemelerin başsavcıları atanmıştır. Ancak, Adalet Bakanlığı bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihini ilân etmediği için mahkemeler fiilen çalışmaya başlayamamıştır.
Bunların yanında 5235 sayılı Kanun’un geçici 2. ve 3. maddeleri gereğince, Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu da Resmi Gazete ile gerekli ilânı yapmıştır (RG, T. 05.06.2007, S. 26543). Bu ilânlarda, bölge adliye mahkemelerinin nerelerde kurulacağı ve yargı çevreleri ile daire sayıları belirtilmekle birlikte, Türkiye genelinde görev yapan hâkim, Cumhuriyet savcısı ve yardımcı personel sayısının, hem ilk derece adliye mahkemelerinin hem de bölge adliye mahkemelerinin ihtiyacına cevap veremeyeceğinin anlaşılması ve 5235 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen ve bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak en geç iki yıl içinde bölge adliye mahkemeleri için tamamlanması zorunlu olan bina, araç ve gereçlerin halen daha sağlanamamış olması nedeniyle, bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihin belirlenmesi hususunun 5235 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde öngörülen koşulların tamamlanmasından sonra değerlendirilmesine karar verilmiştir. Bu itibarla, belirtilen eksiklikler giderildiğinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçirilmesi hususu ile Türkiye genelinde ihtiyaca göre yeni bölge adliye mahkemelerinin kurulması ve yargı alanlarının buna göre belirlenmesi hususları yeniden değerlendirilerek ileride ayrıca duyurulacağı belirtilmiştir. Ayrıca HSYK’nın yaptığı duyuruda, 2011 yılı içinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçemeyeceği, en geç 2012 yılı yaz kararnamesi döneminde faaliyete geçirileceği açıklanmıştır.
Bu gelişmelerden sonra, 5235 sayılı Kanun’un 25. maddesi uyarınca HSYK’nın 07.06.2011 tarih ve 187 sayılı olumlu görüş kararı ve 13.06.2011 tarihli Adalet Bakanı oluru ile dokuz yere ek olarak altı yerde daha (Antalya, Gaziantep, Kayseri, Sakarya, Trabzon ve Van) bölge adliye mahkemesi kurulması kabul edilmiştir. Aynı karar ve duyuru ile toplam onbeşe ulaşan bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri ve daire sayıları belirlenmiştir. Ayrıca, dokuzu daha önce, altısı daha sonra olmak üzere bu mahkemelerin başsavcıları da atanmış bulunmaktadır. Geçen sürede başkaca önemli bir gelişme olmamış, ancak 07.11.2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete’de konuyla ilgili olarak hem Adalet Bakanlığı hem de HSYK kararları yayınlanmıştır. Bu kararlarda HSYK, bölge adliye mahkemelerinin yargı çevrelerini yeniden belirlerken; ayrıca bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016’da tüm yurtta göreve başlayacağına ilişkin karar yayınlanmıştır.
Bu kararlar ile birlikte 15 farklı ilde bölge adliye mahkemelerinin göreve başlaması beklenirken, 01.03.2016 tarihli ve 29640 sayılı Resmi Gazete’de, HSYK’nın Savcılar Yüksek Kurulunun 29.02.2016 tarih ve 53 nolu kararı ile 20.07.2016’da göreve başlayacak bölge adliye mahkemelerinin sayısı yediye düşürülmüştür. Söz konusu karara göre, bölge adliye mahkemelerinin ilk etapta yedi merkezde faaliyete geçirilerek her bir bölge için daire sayısının artırılması suretiyle ihtisas daireleri oluşturularak uygulama birliğinin temin edilebileceği ve bu şekilde içtihat farklılıklarının azaltılarak ihtisaslaşmada etkinlik ve verimliliğin sağlanabileceği gerekçesiyle bazı yer bölge adliye mahkemelerinin yargı alanlarının yeniden belirlenmesinin uygun olacağı düşünülmüştür. Bu kararda ayrıca Antalya, Ankara, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Samsun bölge adliye mahkemelerinin yargı çevreleri de bildirilmiştir.
Bölge adliye mahkemelerinin bu sancılı kuruluş süreci yanında, bölge adliye mahkemelerine ilişkin düzenlemenin ilk yapıldığı tarihte yürürlükte olan 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nu yürürlükten kaldırılarak onu yerini alan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 12 Ocak 2011 tarihinde kabul edilerek 04 Şubat 2011 tarihli ve 27836 sayılı Resmî Gazete’de yayınlanmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’ndaki hükümlerle hemen hemen aynı hükümlerle istinaf ve temyiz sistemini kabul etmiş ve yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 451. maddesi uyarınca, Kanun 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Dolayısıyla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yeni kanun yolu sisteminin de aynı tarihte yürürlüğe gireceği ve bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başlayacağı beklenirken, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçemeyeceği anlaşılınca, 6217 sayılı Kanunla Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na geçici 3. madde eklenmiştir. Bu maddeye göre:
«GEÇİCİ MADDE 3- (1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmi Gazetede ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.»
Bu hüküm çerçevesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girdikten sonra açılan davalarda da, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun kanun yoluna ilişkin hükümleri bugüne kadar uygulanmaya devam etmiştir.
Yukarıda açıklanan uzun ve karışık süreç dahi, yeni kanun yolu sisteminin ne kadar sancılı olduğunu, daha doğarken, hatta doğumdan önce birçok sorunu içinde barındırdığını göstermektedir. Şüphesiz burada sorun, çıkartılan Kanuna gereği gibi sahip çıkılmaması, hukukî mülahazaların dışında farklı zamanlarda farklı faktörlerin devreye girmesi ve bunun uygulanması için gerekli insan, kaynak, bina vs. altyapının hazırlanmamasıdır. Burada, tek bir aktör değil, özellikle yürütme ve yargının mutlak anlamda ortak kusuru mevcuttur. Bu arada, geçen uzun süreçte akademisyenlerin de, konuyla hakkıyla ilgilendikleri ve gerekli çalışmaları yaptıkları tam olarak söylenemez. Bunun yanında ne Barolar gerekli eğitim çalışmalarını yapmış ne de Adalet Bakanlığı ve HSYK başlangıçtaki sınırlı bir çaba dışında böyle bir gayret içine girmiştir. Eğer böyle devam ederse, yeni kanun yolu sistemi yürürlüğe girdiğinde bilinçsizce yazılan istinaf ve temyiz dilekçeleri, buna bağlı verilen yanlış kararlar, tesadüflerle öğrenilen bir kanun yolu incelemesi ile karşı karşıya kalacağız. Zaten iş yükü ve yeterince sorunu bulunan hukuk uygulamamızın yeni bir sorunu olacağını söylemek temelsiz bir öngörü olmayacaktır. Yarın birçok aksaklık ortaya çıktığında, herkes ve her kurum birbirini suçlamaktan geri durmayacaktır. Yeni kanun yolu sistemi, iyi uygulandığı takdirde, birçok şikâyetin yer aldığı yargılama sistemimiz ve hukuk uygulamamız bakımından, bir çıkış yolu ve yeni bir umut ışığı olabileceği gibi; kötü bir başlangıç yapılıp kötü uygulandığında da, mevcut sorunlara yenilerinin eklenmesi sonucunu da doğurabilir. Bugün çağdaş ülke hukuklarının hemen hemen tamamında, farklı şekil ve sınırlarla istinaf yolu uygulanmakta, istinaf daha adil ve güvenceli yargılama bakımından önemli kabul edilmektedir.
Bu süreç içinde, farklı vesileler, konuyla ilgilenmemiz ve Adalet Bakanlığı’nın başlangıçta gerçekleştirip sonra devam ettirmediği sınırlı eğitim çalışmalarında yer almamız sebebiyle, özellikle geniş bir hukukçu kitlesine, kısa sürede yeni kanun yolu sistemini anlatabilmek için basit şekilde kaleme alınan bir kitaba olan ihtiyacı farketmemizi sağlamıştır. Şikâyet edenlerden değil, çare üretenlerden olmak amacıyla bu kitap kaleme alınmıştır. Yeni kanun yolu sistemi, her yenilikte olduğu gibi, iyi anlaşılıp iyi uygulandıkça başarı şansına sahip olacaktır. Bunun için de sistemin özünün doğru anlaşılması ve öğrenilmesi önem taşımaktadır. Bu kitabın amacı, hukuk yargılamasında istinaf ve yeni kanun yolu sistemini tanıtmaktır. Bunu yaparken ayrıntılı teorik tartışmalara girmek yerine, sistemin ve kanun hükümlerinin doğru anlaşılmasına çalışılacak, istinafla ilgili temel sorulara cevap aranacaktır. Kitap, yeni kanun yoluyla ilgili merak edilen temel hususlarla yeni kanun yoluna ilişkin teknik konulardaki soruların ortaya konularak onlara cevapların verilmesi yöntemiyle hazırlanmıştır. Kitap hazırlanırken, daha önce bu konudaki çalışmalar, kitabın yazarının da içinde yer aldığı eğitim faaliyetindeki tartışmalar ve kitabın yazarı tarafından uygulamacılardan elde edilen soruların tespitinden yararlanılmıştır. Kitapta mümkün olduğunca yazarın kanaati belirtilmemeye çalışılmış, ancak konunun yeni olması sebebiyle bazı konularda tercihler ortaya konulmuştur.
Kitabın ilk basısı Türkiye Barolar Birliği yayını olarak 2008 yılında yapılmış; daha sonra yine Birlik tarafından 2011 yılında ikinci basısı gerçekleştirilmiştir. Bölge adliye mahkemelerine atamaların yapılması, önceki dönemlere göre mahkemelerin faaliyete geçmesi bakımından daha ciddi bir aşamaya gelinmesi ve bu arada da mevzuatta değişiklikler yapılması sebebiyle, kitap güncellenerek 3. Basıya hazırlanmıştır. Bu basının hazırlanmasında ve gözden geçirilmesinde Arş. Gör. Ali Çetin Aslan ve Arş. Gör. Ramazan Korkmaz yardımcı olmuşlardır. Kendilerine katkı ve destekleri için teşekkür ediyorum. Keza kitabın bu basısını gerçekleştiren Yetkin Yayınevine de ayrıca teşekkür ederim.
Özlediğimiz ve beklediğimiz bir yargılamanın unsuru ve parçası olmamız, ülkemiz insanının hakettiği adil yargılanma hakkına tam sahip olması ve doğru bir kanun yolu uygulaması umuduyla, çalışmanın amacına ulaşmasını ve hukukçulara yardımcı olmasını diliyoruz.
İzmir, 04.04.2016
1 |
![]() |
Türk Medeni Hukuku Aile Hukuku(II. Cilt) Beta Basım Yayın |
439.50 TL
| 60 adet Satıldı |
2 |
![]() |
Orijinal Medeni Usul Hukuku Hakimlik Çıkmış Soru Bankası Yetki Yayınları |
340.00 TL
255.00 TL
| 16 adet Satıldı |
3 |
![]() |
Medeni Usul de 7 de 7 - Temsil Kitap Yayınları |
196.00 TL
166.60 TL
| 8 adet Satıldı |
4 |
![]() |
2024 Medeni Usul Hukuku Hocasından Ders Notları Savaş Yayınları |
170.00 TL
128.00 TL
| 7 adet Satıldı |
5 |
![]() |
2025 Humes HMGS Medeni Usul Hukuku Tamamı Çözümlü Soru Bankası Dizgi Kitap |
140.00 TL
112.00 TL
| 5 adet Satıldı |
6 |
![]() |
Soru Yönetme ve Çapraz Sorgu Yetkin Yayınları |
280.00 TL
| 4 adet Satıldı |
7 |
![]() |
Ezberleten Medeni Usul Hukuku Yetki Yayınları 2024 |
100.00 TL
75.00 TL
| 3 adet Satıldı |
8 |
![]() |
Medeni Usul Hukuku Monopol Yayınları |
300.00 TL
270.00 TL
| 2 adet Satıldı |
9 |
![]() |
Medeni Usul Hukuku Konu Anlatımı Savaş Yayınevi |
450.00 TL
315.00 TL
| 2 adet Satıldı |
10 |
![]() |
Medeni Usul Hukukunda Taleple Bağlılık İlkesi Seçkin Yayınevi |
540.00 TL
| 1 adet Satıldı |