24 Saatte Kargoda |
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir. Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir. Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir. İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir. 24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir. Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar. |
Çıkmaz Sokağın Lambası Cinius Yayınları |
|||
|
|||
|
|||
|
- Biraz konuşalım!
Baktım, çocuk bizim lamba kırıcısı. Lamba kırma özgülüğünü kullanmasına engel olduk diye şikayetçi mi oldu; yoksa özür dilemeye mi geldiler şimdi anlayacağız:
- Konuşalım.
- Yeğenimi korkutmuşsun.
Adam da şöyle bakanın ilk ş’yi uzata uzata “Maşşallah!” diyeceği türden. Anlayacağınız çok da diklenmeye gerek yok. Aslında ben bu adamı da bir yerlerden tanıyorum ama, nereden? Düşünüyorum, sanki “Karanlıkların Prensi” diye bir film izlemişim de, bu adam da orada başrol oynamış gibi. Yüzüne baktıkça karanlıklar geliyor aklıma. Bu durum -Hayvanseverlerden özür dileyerek- hayvansal görünümlü cüssesinin ürkünçlüğünü daha bir arttırıyor.
Doğallıkla, konuşmayı, alttan alan bir tavırla sürdürüyorum:
- Lambayı kırıyor!
- Gereksiz bir lamba için küçücük çocuk korkutulur mu?
Al bakalım, bu densiz çocuk sürekli lambayı kıracak, gece kuşu gibi el feneri ile dolaşacağız; ama çocuğa kızmayacağız. Sanki bizim karanlıkta kalmamızda kamu yararı var? İnsan da ister istemez soruyor tabi:
- Bizim sokağın kapkaranlık olmasından çıkarı olan mı var?
Adama, pişkin mi desem, yalama olmuş mu desem, karanlığı bile savunuyor:
- Tabi ki var. Bütün ülkenin çıkarı var; biliyorsun, sokak lambalarını devlet ödüyor, yazık değil mi halkın parasına? Memleket israfla değil, tasarrufla kalkınır.
Karşı çıktım tabi:
- Her yer ışıl ışıl, ülke bir bizim çıkmaz sokağın lambasıyla mı batacak?
Iıh. Anlamıyor, daha doğrusu anlamak istemiyor. Ona kalsa, bizim çıkmaz sokağın zifiri karanlıkta kalması Avrupa Topluluğu’na girmemizi bile sağlar. Hiç bir zaman almayacaklarmış, desem; yanıtının hazır olduğundan kuşkum yok, “Tabi”, diyecek, “Senin savurganlığından!”
Günler, aylar geçiyor; biz yeni yeni lambalar deniyoruz. “Bu lamba, uçak çarpsa kırılmaz.” denileninden, çekiçle kırılmama deneyi yapılanlara değin her türlü lambayı denedik. Boş. O sapanlı çocuk, “Karanlıkların Prensi” amcasından aldığı cesaretle hepsini tuzla buz etti.
Ta ki o, birden elektriklerin kesiliverdiği güne kadar.
Uzun süre karanlıkta oturunca, annem, elime bir şişe tutuşturdu; bir yerlerden gazyağı bulup geleyim, diye. Kapıdan çıktım, Faika teyzenin tam karşımıza düşen kapısında, karaltılar. Doğal olarak beni gören yok. Karaltılardan biri ötekini bir şeylere ikna etmeye çalışıyor olmalı:
- Boşayacam, dedim ya! Minik kuşuna inanmıyor musun?
Bu Ürüne Bakanlar Bunlarada Baktı |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler |
|||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|