Ara
24 Saatte Kargoda
Siparişleriniz aşağıda belirtilen şartlar dâhilinde, 24 saat içinde ilgili kargo firmasına teslim edilmektedir.
Hafta içi saat 17.00'ye kadar verilen siparişlerde geçerlidir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatil günlerinde alınan siparişlerde geçerli değildir. Saat 17.00'den sonra verilen; ödemesi veya onayı 17.00'den sonra yapılan siparişler ertesi gün işleme alınır. Sepetteki tüm ürünlerin "24 Saatte Kargoda" taahhütüne sahip olması gerekmektedir.

Stoklu ürünlerde, sonradan tespit edilecek ürün kusurları sebebiyle gecikme yaşanabilir.
İade veya iptal gibi işlemler sebebiyle düzenlenen siparişlerde geçerli değildir.
24 saat içinde kargo firmasına verilen siparişlerin adrese teslim süresi, kargo firmasına ve teslimat adresine göre değişebilmektedir.
Mücbir sebep halleri saklıdır. KitapSeç bu taahhütte değişiklik yapma hakkını saklı tutar.
Satıcı Puanı: 9,9
Kitapsec.com müşterileri tarafından verilen zamanında gönderim, paketleme ve genel alışveriş deneyimi puanlarına göre satıcı puanı hesaplanmaktadır. Değerlendirmeler son 6 ay içerisinde yapılan değerlendirme sayısını vermektedir.

Gabriel Tarde`ın Mikrososyolojisi Üzerine Nika Yayınevi

%15
200.00 TL
170.00 TL
Mağaza : KitapSeç
9,9
Yayınevi / Marka : Nika Yayınevi
Yazar : Emre Özcan
ISBN : 9786256520103
Kazancınız : 30.00 TL
Kazanacağınız Puan : 170 Puan
Basım Tarihi : 2024
Sayfa Sayısı : 153
Kitap Ebatı : 13,5 x 21,0
Bugün Ziyaret : 2 kişi bu ürüne baktı
Kargo İndirimi : 690 TL üzeri Kargo BEDAVA
Tedarik Süresi : En geç 05 Mayıs Pazar gününe kadar
Bu ürün size KitapSeç tarafından gönderilecektir

Gabriel Tarde'ın Mikrososyolojisi Üzerine Nika Yayınevi

Durkheim kazandı. Böyle demişti Deleuze. Hep böyle olmadı mı? Tıpkı felsefe gibi sosyoloji de “despotun gölgesinde” çalışmadı mı? Felsefede “gösteren”, sosyolojide ise “toplum”... Birer kapma pratiği… Felsefede Nietzsche, en büyük saldırısını yapmıştı bu kapma pratiğine. İçerinin, içerdenleştirmenin pratiğine karşı, dışarının düşüncesinin politik pratiği… İşte bizim için Tarde da benzer bir gücü ifade ediyordu. Sosyolojiyi göçebeleştirmek… Durkheimcı bütününün karşısına yeni bir kuvvet diyagramıyla çıkılarak yapılabilirdi bu ancak. Nietzsche’nin despotun gölgesini kovmak için bir karşı-felsefeden, bir felsefe-olmayandan yola çıkması gibi biz de Tarde’ı bir karşı-sosyoloji olarak düşündük. Bir mikrososyoloji… Daha önce de denenmişti. Bruno Latour denedi belki de bunu. Ama her nedense onu göçebeleştirmek yerine edimsele/aktüele bağladı. Latour ile “despotun gölgesi” yine gösterdi kendini. Bütünü açarak, ilişkileri çoğaltarak heterojenliği kurabileceğini sandı. Tarde ise başka bir dünyaya çağırıyordu bizi. O yüzden Tarde’ı Deleuze’le birlikte okuduk. Artık heterojenlik, çeşitlilik anlamına gelmediği gibi farklı nesnelerle çoğaltılan ilişki anlamına da gelmiyordu. Heterojen, virtüel bir farklanma-farklılaşma eşiği olarak “üretimden/yaratımdan” başka bir şey değildi. Bütün, dışarısıydı. Bir azınlık-oluştu. Sosyolojiyi göçebeleştirmek, onu dışarının düşüncesi aracılığıyla çalıştırmak demekti. Durkheim’ı politik olarak okuduğumuz gibi Tarde’ı da politik olarak okuduk ve Tarde’a “otonom düşünceyi” aşıladık. Bu toprakların çok iyi bildiği bir eylemdi bu.
 
 
Bu Ürüne Bakanlar Bunlarada Baktı
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler
Kategoriler