Kategoriler KPSS Kitapları Yayınevleri Yazarlar Mağazalar Çok Satanlar Kampanyalar Yeni ÇıkanlarSipariş TakibiMağaza Aç
ARA
Satıcı Puanı: 9,9
Kitapsec.com müşterileri tarafından verilen zamanında gönderim, paketleme ve genel alışveriş deneyimi puanlarına göre satıcı puanı hesaplanmaktadır. Değerlendirmeler son 6 ay içerisinde yapılan değerlendirme sayısını vermektedir.

Türk İş Hukukunda ve İşletme Yönetiminde Alt İşverenlik İlişkileri Yetkin Yayınları

Türk İş Hukukunda ve İşletme Yönetiminde Alt İşverenlik İlişkileri Yetkin Yayınları | 9786050500851
SÜPER
FİYAT
Kitapseç Fiyatı:700.00 TL
ISBN / BARKOD
:
9786050500851
Mağaza
:
Yayınevi / Marka
:
Yazar
:
Kazanacağınız Puan
:
700 Puan
Sayfa Sayısı
:
984
Kitap Ebatı
:
16x24
Kargo İndirimi
:
Kargo BEDAVA
Tedarik Süresi
:
Yaklaşık 2 İş Günü

Bu Ürün Tedarik Aşamasındadır.

Bu ürün size KitapSeç
KİTAPSEÇ PAZARYERİ
Tüm satıcılarımız Kitapseç hizmet standartlarını garanti eder.
Ücretsiz İade
Hızlı Teslimat
Müşteri Desteği
Satıcı: KitapSeç
Satıcı Ünvanı: ADRES7 Elektronik Ticaret ve Bilişim Hizmetleri Anonim Şirketi
İletişim: Satıcıların iletişim e-posta adresi kitapsec tarafından kayıt altındadır.
tarafından gönderilecektir.

Türk İş Hukukunda ve İşletme Yönetiminde Alt İşverenlik İlişkileri Yetkin Yayınları

Kapsamı ve etkisiyle, hukuki, siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlarıyla alt işverenlik ilişkisi bugün için sadece iş hukukunun değil, siyasetin, ekonominin ve çalışma hayatının da yakından ilgilendiği bir konu haline gelmiştir. Çok tartışmalı olan ve bu nedenle hakkında çok sayıda makale yazılan alt işverenlik, belki de iş hukukunun ve iş yargılamasının en önemli kısmını oluşturmaktadır. Söz konusu nedenlerden dolayı alt işverenlik konusu iş hukukunun sınırlarını fazlasıyla aşmıştır. Akademik çevrelerde birçok yazar ve iş dünyasında bir çok çalışan ve sendikacı tarafından eleştirilen ve kaldırılması gereken bir kurum olarak görülen alt işverenliğin günümüzün küresel ve yoğun rekabetçi çalışma sisteminden  tamamen kaldırılması rasyonel değildir.

1980’lerden itibaren iletişim ve teknolojinin hızla artan gelişim ve değişimi, gerek küreselleşmiş dünya ve gerekse diğer ülkeler gibi dünya ile entegre olmaya çalışan Türkiye ekonomisinde etkili olmuş, iş ilişkilerini, üretim teknik ve yöntemlerini ciddi şekilde değiştirmiş ve yeni hukuki ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Alt işverenlik, bir yandan uzmanlık gerektiren işlerin görülmesinde ve bir yandan firmaların birbirleriyle rekabet etmesinde kolaylıklar sağlarken, öte yandan da üretim maliyetlerinin azalmasına, mal ve hizmet kalitesinin artmasına ve istihdam alanlarının genişlemesine katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte alt işverenlik, bir yönüyle esnek çalışma biçimi sağlarken, diğer bir yönüyle  de sadece emeği ile hayatını kazanan işçi kesimini mağdur etmiştir. İş sağlığı ve güvenliği, sendikal hak ve özgürlükler, çalışma koşulları, iş güvencesi ve ekonomik imkanlar açısından asıl işveren işçileri ile alt işveren işçilerinin eşit durumda olduğunu söylemek güçtür. Çalışanlar için iş güvencesi, güven ve istikrar, belirsizlik içindeki yüksek ücretten daha önemlidir.

Alt işverenliğin kanun koyucular tarafından öngörülen sınırlar içinde kalmadığı, yapısı ve özelliği itibarıyla kolaylıkla istismar edilebildiği, yararları kadar sakıncalı yönlerinin de bulunduğu genel kabul gören bir durumdur. Ne var ki sakıncalı ve problemli yönleri bulunan bir kurum için ilk düşünülen şeyin onu ortadan kaldırmak olduğu da göz ardı edilemeyen bir gerçektir. Şüphesiz bu düşünce tarzının kolaycılık olduğu, çalışma hayatının gerçekleri ve gerekleri ile örtüşmediği ve uygulanabilir olmadığı da bilinen ya da bilinmesi gereken bir husustur. Alt işverenlik ilişkileri ilk ortaya çıktığı andan itibaren hızla artmış ve genişleme eğilimi göstermiştir. Teknoloji ve uzmanlaşmanın ağır bastığı yeni üretim sistemlerinin benimsenmesi, küreselleşmenin dünya ekonomisi üzerindeki görünen etkileri arasındadır. Alt işverenlik ise uzmanlığın, teknolojinin ve maliyetlerin ön plana çıktığı bu ekonomik ortamda elverişli bir araç olarak görülmüştür. Tarihsel süreç bakımından Türkiye’de ve dünyada alt işverenlik ilişkisi, önceleri daha çok inşaat sektöründe görülmüş, sonrasında ise diğer sektörlerde de oldukça yaygın hale gelmiştir. Alt işverenlik asıl ve yardımcı işler açısından söz konusudur. Yardımcı işlerin alt işverene verilmesi konusunda gerek doktrinde ve gerekse uygulamada herhangi bir tartışma ve sorun bulunmamaktadır. Bu da alt işverenlik ilişkisinin en azından yardımcı işler açısından gerekli olduğunu, en azından ciddi bir sorun teşkil etmediğini göstermektedir. Çünkü bu konuda herkes görüş birliği içindedir. Burada tartışma sadece neyin yardımcı iş olduğunun belirlenmesinde ortaya çıkmaktadır. Bize göre alt işverenliği tartışmalı hale getiren ve yoğun eleştirilere maruz bırakan husus, asıl işin bir bölümünün bölünerek kısmen bir başka işverene verilmesi ve bu şekilde kurumun ve kavramın istismar edilmesidir. İtirazlar, alt işverenlik kurumunun varlığına değil, onun sınırlarına, kapsamına ve uygulanmasındaki istismarına yöneliktir.

İş hukuku, işçi merkezli bir hukuk olarak doğmuş ve tarihsel süreç içinde bu yönde bir gelişme göstermiştir. İşveren, işçi çalıştırması nedeniyle iş hukukunun kural­larına tabidir. Bununla birlikte, işçi kural olarak işverene ait işyerinde çalı­şır; iş ilişkisi işyerinde kurulur ve cereyan eder. İşveren, iş sözleşmesi ve mülkiyet hakkını esas alan klasik görüşlerle açıklanamayacak yetkiler kulla­nır; kural koyar, yönetir ve yaptırım uygular. İş hukuku işçi lehine gelişme göstermiş olsa da bu gelişmeyi bu amaçla sınırlandırmak, düşünceyi ve adaleti bu sınırlar içinde tutmak doğru değildir. İş hukuku da hukukun diğer alanları gibi dengeleyici, sınırlayıcı ve düzenleyicidir. Adalet terazisi dünyanın hiçbir yerinde tek kefeli değildir. Hukuk kuralları farklı ya da zıt menfaatleri dengeleyici bir özellik taşır. Terazinin dengesi taraflardan biri lehine bozulduğunda toplamsal düzen de bozulur. İş hukuku işçinin korunması amacıyla gelişme gösterse de hukukun adı “işçi hukuku” veya “işveren hukuku” değildir. Aynı şekilde “İş Kanunu” da “İşçi Kanunu” ya da “İşveren Kanunu” adına taşımamaktadır. Bunun anlamı; kurumlar, kavramlar ve kuramlar değerlendirilirken, ilkeler oluşturulup kanunlar ve olgular yorumlanırken nesnel düşünmenin gerekli olduğudur. İşçinin emeğinin sömürülmesi kadar işsizlik de kötüdür. Islah, ilgadan; imar ise imhadan daha iyidir. Bize göre, alt işverenlik günümüz çalışma hayatında ve ekonomik sisteminde kaçınılmaz bir olgudur. Bunun adı, mahiyeti, özelliği değişse de varlığı yakın bir gelecek için değişmeyecektir.

Korunması gereken husus kavramlar veya kurumlar değil, hak ve özgürlüklerdir. Çünkü amaç insandır ve diğer şeyler bu amaca hizmet eden unsurlardır. Alt işverenliğin iş hayatının gerekleri ve gerçekleri göz ardı edilmeden işçinin korunması yönünde yeniden gözden geçirilmesi zorunludur. Alt işverenlik, kanun koyucu ile uygulayıcı olan hakimleri karşı karşıya getiren konuların belki de en başında gelmektedir. Öyle ki 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2. maddesinin 8. fıkrası mahkemeler tarafından uygulanmamaktadır. Oysa söz konusu düzenleme açık veya örtülü şekilde ilga edilmediği gibi Anayasa Mahkemesi tarafından da iptal edilmiş değildir. (Önsöz'den)

Bu Ürün Bugün 2 defa
Ziyaret Edilmiştir...
Kategoriye Ait En Çok Satan Ürünler
BAŞA DÖN